28 Ekim 2009 Çarşamba
ARDA'NIN AŞKI
Fotospor Gazetesinin haberine göre Arda Turan ile Saba Tümer aşk yaşıyormuş. Ancak haberin fotoğrafında Saba Tümer'in yerine Sinem Kobal var. Fotospor yalan'ı bile beceremiyor.
12 Ekim 2009 Pazartesi
AĞLAMA ARSHAVIN
''TAKIMI YENİLDİĞİNDE AĞLAMAYAN BİR FUTBOLCU, HİÇBİR ZAMAN BÜYÜK BİR FUTBOLCU OLAMAZ''
Büyük Usta Hagi ne güzel de söylemiş. Uygulayan da Arshavin. Rusya'nın Almanya'ya 1 -0 yenildiği maçtan sonraki surat ifadesi, onlar en azından play - off oynayacaklar. Dünya Kupası için hiçbir şey bitmiş değil. Guus Hiddink bir şekilde varlığını hissettirir. Rusya'nın 2010'da Afrika'da olacağını düşünüyorum.
Büyük Usta Hagi ne güzel de söylemiş. Uygulayan da Arshavin. Rusya'nın Almanya'ya 1 -0 yenildiği maçtan sonraki surat ifadesi, onlar en azından play - off oynayacaklar. Dünya Kupası için hiçbir şey bitmiş değil. Guus Hiddink bir şekilde varlığını hissettirir. Rusya'nın 2010'da Afrika'da olacağını düşünüyorum.
9 Ekim 2009 Cuma
SOLL CAMPBELL'IN CANI SIKKIN
Sol Campbell bu günlerde işsiz. Sevgilisi Lisa Welhamla Londra'da oynanan Chicago - Utah maçını izlemeye gitmiş. Notts County macerası 1 maçla sınırlı kalan Canpbell'ın şu sıralar yüzünden düşen bin parça. İngiliz futbolcuyu sezon başında Ankaragücü de istemişti. Fotoğrafta sanki ''Ankaragücü'ne mi gitseydim. Arkasında Belediye de var. Üstelik Galatasaray'ı da 3 -0 yendiler'' der gibi bir hali var.
HANGİSİ ELANO
8 Ekim 2009 Perşembe
ADA'NIN ZENGİNLERİ
Four Four Two dergisi geçtiğimiz günlerde Ada'da en çok kazanan 10 teknik adamın listesini açıklamıştı. Listenin ilk sırasında yıllık 32.4 milyon Euro ile Fabio Capello var. fotoğrafta yanında oturan Erikson ise 16.2 milyon Euro ile 5. sırada. Capello bu raklamların açıklanmasından dolayı, ''Milletin işi gücü yok, bizim aldığımız 3-5 kuruşu konuşuyor'' diye Erikson'a dert yanıyor. İtalyan haklı da sayılır. Türkiye'de olsa, ne 'Demokratik Açılım', ne de 'Ekonomik kriz' konuşulurdu, gündemin ilk sırasında Capello olurdu. Köşe yazarlarına da malzeme çıkardı. Yanlız Ipswich Town'ın Roy Keane'e yıllık 29.2 milyon Euro verdiğini duyunca şaşırdım. İrlandalının 12 yıl hocalığını yapan Ferguson bile yıllık 23.8 milyon Euro alıyor. İpswichli yöneticiler bu paraya iyi bir takım kursalar, Premier lig'e yükselirler. İşte Ada'da en çok kazanan teknik adamlar:
1. Fabio Capello – İngiltere milli takımı – 32.4 milyon euro
2. Roy Keane – Ipswich Town – 29.2 milyon euro
3. Alex Ferguson – Manchester United – 23.8 milyon euro
4. Carlo Ancelotti – Chelsea – 18.4 milyon euro
5. Sven-Göran Eriksson – Notts County Futbol Direktörü– 16.2 milyon euro/Arsène Wenger – Arsenal – 16.2 milyon euro
7. Harry Redknapp – Tottenham Hotspur – 10.8 milyon euro
8. Rafael Benítez – Liverpool – 9.7 milyon euro
9. Martin O’Neill – Aston Villa – 9.7 milyon euro
10. Mark Hughes – Manchester City – 8.6 milyon euro
13 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN ANILARI
Tarih 12 Mart 1997. Noucamp'ta Barcelona ile Atletico Madrid arasında Kral Kupası finali oynanıyor. İlk maç 2 - 2 sona ermiş. Rövanşa fırtına gibi başlayan Atletico Madrid ilk yarıyı 3 -0 önde kapatıyor, Noucamp'ta sessizlik hakim. Kulübede Mourinho ile birlikte oturan Rabson oyuna müdahele ediyor ve Stoickov ile Luis Enrique'yi oyuna alıyor.
Barcelona ikinci yarıda inanılmaz bir dönüşü gerçekleştiriyor ve Ronaldo (2), Figo, De La Pena, ve Pizzi'nin golleriyle karşılaşmadan 5-4 galip ayrılarak kupaya uzanıyor. Resimde Kupayı kaldıran kaptan Popescu o sezon sonu Türkiye'nin yolunu tutuyor. Fotoğraf belki sıradan bir Kupa töreni gibi ancak, karedekiler Sir Bobby Robson'u geçtiğmiz günlerde kaybettik. Türk futbolunun kulüpler düzeyindeki en önemli başarısında Popescu'nun payı çok büyük. Ronaldo ise ülkesinde kariyerini sürdürüyor.
Oyundan çıkanlardan biri de Popescu, Mourinho'nun önerisi üzerine alınan Couto ve Vitor Baia da Barcelona kadrosunda. Kadroda başka kimler yok ki, Ronaldo, Figo, Abelardo, Guardiola Popescu, Luis Enrique, De La Pena, Laurent Blanc, Sergi ve Hristo Stoichkov.
Barcelona ikinci yarıda inanılmaz bir dönüşü gerçekleştiriyor ve Ronaldo (2), Figo, De La Pena, ve Pizzi'nin golleriyle karşılaşmadan 5-4 galip ayrılarak kupaya uzanıyor. Resimde Kupayı kaldıran kaptan Popescu o sezon sonu Türkiye'nin yolunu tutuyor. Fotoğraf belki sıradan bir Kupa töreni gibi ancak, karedekiler Sir Bobby Robson'u geçtiğmiz günlerde kaybettik. Türk futbolunun kulüpler düzeyindeki en önemli başarısında Popescu'nun payı çok büyük. Ronaldo ise ülkesinde kariyerini sürdürüyor.
7 Ekim 2009 Çarşamba
SAHADA EFSANE, PEKİ YA KULÜBE DE? -2
Her yıldız futbolcunun iyi teknik adam olmadığı bir kez daha kanıtlandı. Aslında bu konuyu Blog'da daha önce işlemiştik ama Donadoni gidişi ve Maradona'nın açıklamalarının ardından, tekrar bir gözden geçirme gereği duydum. 90'lı yıllarda Dünya futboluna damga vuran Marco Van Basten,, Jurgen Klinsman ve Ghorghe Hagi bu isimler arasında gösterilebilir. Hepsi şuan işsiz. Napoli'yi çalıştıran Roberto Donadoni'yi de bu listeye ekleyebiliriz. Milli takım kariyerinin ardından Napoli macerası da hüsranla sonuçlandı. 1990 Dünya Kupası yari finali'nde Donadoni'nin formasını giydiği İtalya Milli takımı, Napoli'de oynanan maçta Arjantin'e yenilerek turnuvaya veda etmişti. Donadoni'nin yerinde olsam Napoli'ye bir daha gitmem. Aslında sorun Napoli de değil kendisinde, umarım bunun farkındadır..
Maradona da yukardaki 4'lüye yancı olarak geliyor. Peru maçı öncesi yaptığı açıklamada ayrılık sinyali verdi. Efsane, ''Yeteri düzeyde çalıştırıcılık tecrübem olmamasına karşın, bu göreve getirilmemde ön ayak olan Arjantin Futbol Federasyonu Başkanı Julio Grondona ile bu konuyu görüşeceğim''diyor. İnsanın haddini bilmesi ne güzel bişey, aklıma Hülya Avşar geldi. Neyse konuya dönecek olursak, malesef yıldız futbolcudan iyi teknik adam olmuyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)