15 Ocak 2009 Perşembe

MONDRAGON

Basın sektörüne ilk ayak bastığımda 2004'ün son günleriydi. DHA'da staj'a başlamadan önce iş hayatımdaki ilk müdürüm Faik Gürses'in ''Bak burada boş bir bilgisayar ve sandalye var. İstersen o senin olabilir ama hiç bir şeyin garantisini veremiyorum'' demesi hala kulaklarımda çınlıyor. Mesleğe yeni başladığım dönemde başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum. 2005'in Mart ayıydı. Galatasaraylı futbolcular Ümit Karan, Mondragon ile o zamanki teknik direktör Hagi ve Başkan Özhan Canaydın Taksim'de açılan Adidas'ı ziyaret edeceklermiş ve sevgili istihbarat şefimiz Uğur Demirkırdı bu işe benim gitmemi söyledi. Kameraman arkadaşım Eray Durmuş ile beraber işe gittik. Herşey çok güzel geliyordu. Ali Sami Yen tribünlerinde keyifle izlediğim Hagi'yi o gün ilk kez bu kadar yakından görüyordum. Ben bir ara Adidas'ın yeni ürünlerini bakmayı bırakmış Hagi'yi izliyordum.
Diğer basın mensubu arakadaşlarım ''Mondragon ile konuşalımda toplu halde bir röpörtaj yapalım'' dediler. Bende ''Tamam'' dedim. Mondragon'a iki soru sordular, Mondi ikisine de kısa cevaplar verdi. Bu olayın birgün öncesinde Galatasaray, Kayseri Erciyesspor ile Kayseri'de 2 -2 berabere kalmıştı. Üstelik sarı - kırmızılı takım 90+3'de kornerden gelen topa Mondragon'un boşa çıkmasıyla golü yiyerek, Fenerbahçe'nin puan kaybettiği haftayı değerlendiremiyordu. Maç bitiyor ve Ayhan Akman ile Mondragon saha içinde tartışıyorlardı. Bende hani 'Cahil cesareti' derlerya Mondragon'a o olayı sordum. Kolombiyalı eldiven bana sert bir şekilde bakarak, tercümanı vasıtasıyla, ''Sen bizim takımı karıştırmaya çalışıyorsun. Seni başkan'a şikayet edeceğim. Seni Florya'dan içeri aldırmayacağım'' dedi ve ordan gitti. Ben tabii neye uğradığımı şaşırdım. Ancak kötü bir şey yapmadığımı da biliyordum.

Şuan Mondragon takımı Köln ile Antalya'da kamp yapıyor. Bugün gazetelerde röpörtajını okudum ve bu olay aklıma geldi. Röpörtajında '' Galatasaray'ı ve taraftarları unutamadım'' diyor. Ama beni unuttuğu bir gerçek.

Hiç yorum yok: