10 Mart 2009 Salı

MEIRA ZENIT'TE

Sezon başında bir çok arkadaşım Meira'yı Galatasaray'ın en iyi transferi olarak göteriyordu. Portekizli oyuncu 6 yıllık Stuttgart kariyerine 173 maçta 11 gol ve Bundesliga şampiyonluğu sığdırmıştı. Durum böyle olunca Meira'dan beklentiler oldukça yüksekti. Sezon başında Skibbe onu bir çok maçta ön liberoda denemişti. Ancak alınan kötü sonuçlardan Portekizli de nasibini almıştı. Hani futbolcu bir hata yapsa hepimizn çok kullandığı, ''O Kadar para alıyor kardeşim, Böyle hata olmaz'' terimi vardır yaa, Galatasaray taraftarı da Meira'ya bir türlü ısınamadı. Meira'nın istenilen performansı gösterememesini, 6 yılın ardından başka bir kulüpte forma giymesine bağlıyorum. Eğer Galatasaray'da kalsaydı, önümüzdeki sezon çok farklı olabilirdi.

Başkan Adnan Polat Olağan Mali Kongrede böyle bir transferin gerçekleşebileceğinin sinyallerini vermişti. Kulübün içinde bulunduğu maddi krizi hepimiz biliyoruz. Hal böyle olunca sarı - kırmızılı kulüp bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi. Hem 6 milyon euro gelir sağladı, hemde yıllık 2.750 bin euro alan Meira'nın alacağından kurtuldu. Transferin hikayesinden de bahsetmek istiyorum. 3 Mart Salı günü Galatasaray'ın antrenmanına gitmiştim. Çalışmayı Kalli ile birlikte Haldun Üstünel de izliyordu. Kendisine Meira'nın transferini sorduğumuzda, Zenit'ten resmi bir teklif almadıklarını söylüyordu. Bir çok Galatasaray muhabiri de savunmada yaşanan sakatlıklardan dolayı Meira'nın satılmayacağı yönünde görüş bildiriyordu. Çarşamba günü Portekizli futbolcu Alman Bild gazetesine yaptığı açıklamada, ''İstanbul'da mutluyum. Ailemde burada çok mutlu... Ayrılmayı düşünmüyorum'' demişti. Aslında geçtiğimiz hafta başından itibaren bu transfer görüşmeleri başlamıştı. gerek Galatasaray Kulübü, Gerekse Meira, Zenit'in futbolcuya ve kulübe vereceği bonservis bedelini arttırmak için böyle bir yola başvurmuştu. Galatasaray'ın bu transferde en azından zarar etmediğini söyleyebiliriz. 31 yaşındaki bir futbolcuyu ancak bu kadar iyi fiyata satabilirlerdi. Ne diyelim iki tarafa da hayırlı olsun demek istiyorum ama, Galatasaray'a hayırlı olup olmayacağını Hamburg maçında göreceğiz.

7 Mart 2009 Cumartesi

ZICO CSKA'DA İLK KUPASINI ALDI


Arthur Zico CSK Moskova ile ilk kupasın aldı. Rusya Süper Kupa finalinde geçtiğimiz sezonun şampiyonu Rubin Kazan ile oynayan CSKA, normal süresi 1 -1 biten maçın 113. dakikasında Necid'in kendi kalesine attığı golle kupaya uzandı. Zico takımının başında çıktığı 3. maçtan da istediği skoru almayı başardı. Aston Villa'yı Uefa Kupası'nda 1 - 1'in rövanşında 2 - 0 yenerek kupanın dışına iten CSKA Moskova kupanın en büyük favorileri arasında gösteriliyor. Kadıköy'deki finalde Zico'lu CSKA Moskova'yı görürseniz hiç şaşırmayın. Birde Galatasaray - CSKA Moskova finali olursa Aziz Yıldırım o gün kimi destekler diye düşünmüyor değilim. Rusya ligi önümüzdeki hafta başlıyor. CSKA Moskova'da şampiyonluğun en büyük adaylarından... Bu arada hatırlatmak fayda var. Rubin Kazan'da Gökdeniz, 98 ve 105. dakikalarda gördüğü sarı kartlarla uzatma süresinin son 15 dakikasında takımın yanlız bıraktı.

BRUNO FERREIRA MOMBRA ROSA


Bruno Ferreira Mombra Rosa,,, Eminim bir çoğunuz bu ismi duymuşsunuzdur. Bank Asya 1. ligi'nde Orduspor'da forma giyiyor. Henüz 21 yaşında Orduspor formasıyla 22 maçta 20 gol atmış. Nerdeyse maç başına 1 gol ortalaması tutturmuş genç Brezilyalı... Bugün Oynanan Kasımpaşa maçında da 2 gol attı. Süper ligde 4 büyükler de dahil her takımda rahatlıkla oynar. Genç futbolcu Brezilya'da da geleceğin Adriano'su olrak gösteriliyor. Orduspor yönetimi çok akıllı bir transfer yapmış ancak Rosa ile 1 yıllık anlaşma yapmışlar. 31 Mayıs 2009'da Rosa'nın sözleşmesi bitiyor.

Bruno oldukça yetenekli bir oyuncu, etkili bir sol ayağı var ve son vuruşları yeterli. Boyu da 1.85, bir forvet oyuncusu için gayet iyi. En önemli özelliği ise seri bir oyuncu olması. Geliştirmesi gereken yönleri var tabi, topsuz oyun ve tecrübe en büyük zaafı olarak göze çarpıyor Brezilyalının. Belli başlı yeteneklere sahip olarak Türkiye'ye gelen, zaman içinde müthiş bir aşama kaydeden Marco Aurelio gibi bir örnek önümüzde dururken Bruno Mezenga'nın da gelişim kaydetmemesi için hiçbir neden yok.

5 Şubat 2009 Perşembe

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN HAGİ

Galatasaray'ın resmi internet sitesinin açılış sayfasında gördüm ve sizlerle paylaşmak istedim. Bende ''İyiki doğdun Ghorge Hagi'' diyorum.

31 Ocak 2009 Cumartesi

ŞİMDİ ''KOLBASTI'' ZAMANI

Trabzonspor her geçen gün futboluna kalite katıyor. Ankaraspor karşısında da Şampiyonluk yolunda ne kadar ciddi olduklarını gösterdiler. Fenerbahçe maçından sonra zorlu Ankara deplasmanında da bir çok pozisyonu cömertçe harcamalarına rağmen, 2 - 0 gibi net bir skorla sahadan ayrıldılar. Gökhan Ünal'ın golü bana Henry'i hatırlattı. Henry vari bir goldü. Ayağının içiyle uzak köşeye öyle bir yere gönderdi ki kaleci de bizim gibi izledi. Song bu ligde izlediğim en iyi savunma oyuncularından biri... Alanzinho ise sahada kaldığı süre içerisinde kalitesini gösterdi. Uyum sorununu çabuk aşarsa, çok faydalı olacağa benziyor. Ancak Kolbastıyı öğrenmesi için biraz zamana ihtiyacı var. Bu galibiyet ile lider Sivasspor'u puan olarak yakaladılar. Trabzon'u izlerken keyif alıyorum. Ersun Yanal'ı ve onun her zaman yanında olan başkan Sadri Şener'i de kutlamak lazım. Ben ona Trabzon'un Laportası diyorum ve Trabzonlu arkadaşlarım bana çok gülüyor. Trabzonlular gerçekten; başarılı, kendinden emin, nerede ne konuşacağını bilen, polomiklerden uzak duran bir başkana sahipler.

BAROS VE KEWELL

21 Mayıs 2005 Atatürk OLimpiyat Stadı. Liverpool - Milan Şampiyonlar Ligi finali. O unutulmaz maç ve oyuna başlayan 2 isim bugün bizim ligimizde forma giyiyor. Fotoğraftakiler Milan Baros ve Harry Kewell ...
Bu ise 12 Aralık 2008 Ankaragücü - Galatsaray maçı...
Bugün Liverpool ile Milan arasında oynanan o müthiş finali izlerken bu ayrıntı dikkatimi çekti. O finali izlerken bana biri böyle birşeyin gerçekleşeceğini söylese, gerçekten gülüp geçerdim. Ama futbol gerçekten ilginç bir oyun. Harry Kewell'ın yaşadığı talihsiz sakatlıklar ve Milan Baros'un Euro 2004'den sonra yaşadığı düşüş, bu iki yıldızı Florya'ya sürükledi.

30 Ocak 2009 Cuma

FENERBAHÇE'NİN BÜYÜK AYIBI

Emre Belözoğlu'nun kuzeninin restaurant açılışına Galatasaraylı futbolcular Sabri ile Arda da katılmış. Tabi bunda ne var diyeceksiniz. Çok normal bişey, asıl anormalliği ise Fenerbahçe org. yapmış. Site açılışla ilgili yaptığı haberde, Arda Turan ve Sabri Sarıoğlu'nun adlarını yazmıyor ve bunun yanı sıra Galatasaray'ın da adına haberde yer vermiyor. Fenerbahce.org, sanki açılışa birçok kulüpten bir çok futbolcu gelmiş gibi "Açılışta diğer spor kulüplerinin takımlarından bazı oyuncular yer aldı" şeklinde garip ve anlamsız bir ifadeye de yer vermiş. İki hafta önce Fenerbahçe ile Galatasaray ezeli rekabetin 100. yılını kutladılar. Bu tavır Fenerbahçe gibi büyük bir kulübe hiç yakışmıyor. Büyüklük böyle olmaz.