10 Eylül 2010 Cuma

DÜRÜST IBRAHIMOVIC

"INTER'İ, DAHA GÜÇLÜ BİR TAKIM OLAN BARCELONA İÇİN, BARCELONA'YI İSE ARTIK ORADA KİMSE BENİ İSTEMEDİĞİ İÇİN BIRAKTIM"

25 Ağustos 2010 Çarşamba

YENİ DÜNYA GÜZELİ JIMENA NAVARRETE


Meksika Suç oranının yüzde 60 olduğu bir ülke. ABD'nin arka çöplüğü ve Dünya uyuşturucu trafiğinin en önemli ülkesi. ABD'nin uyuşturucu dağıtım merkezi. Ayrıca her türlü çete lideri, hapishane kaçkınları, azılı katiller ve suçlularla kara paraya bulaşmış işadamları ile pornografi ve çocuk fuhuşu suçlarına karışanlar bu ülkeyi mesken tutuyor. Daha da kötüsü, polisin Uluslar arası kaçakçılarla, uyuşturucu tüccarlarıyla ve suçlularla iç içe olduğu, rüşvet ve çıkar ilişkileri sayesinde her türlü suçun görmezden gelindiği, her türlü suçun çoğu zaman cezasız kaldığı, çocukların bile sokaklarda silahlı çeteler kurdukları bir ülke. Hayatınızda birkaç tane bile Amerikan filmi izlediyseniz zaten bunları biliyorsunuzdur. Bu kadar pisliğin içinde güzel şeylerde olmuyor değil. Jimena Navarrete 1988 yılında Guadalajara'da doğmuş ve o şehirde büyümüş. Diş doktoru anne ve baba'nın 2 çocuğundan biri. Dünya'da hergün cinayet haberleriyle ismi duyulan ülkesini, güzel bir haberle temsil etti.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

BEŞİKTAŞ'IN ÇOCUĞU KİM?

Renklere gönül veririz sadece siyah-beyaza. Ama haddimizi biliriz. Kimi nerde itin götüne sokucağımızı da. Şerefli İnönü’nün numaralısına 2.750 ve 2.100 tl vererek kimse kendisini oranın kartalı sanmasın. Eleştiriye evet Nihat’ı yuhalamaya asla. ''Beşiktaş'ın çocuğu" Nihat Kahveci'dir. 'Para Babası sen' değil. Delgado kötü oynuyor, oynadı, oynar ama bir kalemde silinmeyi haketmez. Futbolun f’sinin ruhunu bilmeyen, formadan akan teri koklamış, duruştan bahsedip de durmayı emir sanan 14 ile 7’yi sırtına geçiren sen. Beşiktaş'ı bize sevdiren adamdır, tavırdır, maçtır, duruştur, goldür bunu böyle bilesin. Aklıma yıllar sonrası geliyor, Beşiktaş’ın çocuğu Necip Uysal’ı da birgün silermisiniz?

Gönderen: azzuro

BLOGU BU PASLAR YÜZÜNDEN AÇMIŞTIM

Xavi sana söyleyecek söz bulamıyorum. Bir oyuncunun bir sezonda yaptığını sadece bir maçta yapıyor Xavi. Sevilla ile oynanan Süper kupa finali rövanşında da yine çıktı sahneye, İkinci golde Messi'ye verdiği 'pas' diyesim gelmiyor, çünkü başka birşey bu.

19 Ağustos 2010 Perşembe

MESUT ÖZİL İLK ANTRENMANINA ÇIKTI

Mesut Özil imzayı attıktan sonra Real Madrid'le ilk antrenmanına çıktı. Takım arkadaşlarıyla tanıştıktan sonra kaptan Casillas ona bazı nasihalarda bulunmuş. Ancak Ronaldo Mesut transferinden pek memnun değilmiş gibi gözüküyor. Fotoğrafta, '' Kim lan bu, ben varken o kadar ilgi gösteriyolar bu adama'' der gibi bir hali var. Mesut'un ''Kaka ile yan yana oynamak için sabırsızlanıyorum'' sözlerine de bozulmuş olabilir.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

MESUT ÖZİL REAL MADRID'DE


Werder Bremen Kulübü bu transfer sürecini çok iyi yönetti. Mesut'a, ''Seni satmayı düşünmüyoruz'' dediler ancak futbolcusunu isteyen kulüplerle de pazarlık masasına oturdular. 12 Milyon Euro bir sene sonra bedava gidecek oyuncu için çok iyi para. Mesut'un da 6 yıl için 30 milyon euroluk bir sözleşme yaptığı konuşuluyor. Sonuçta Bremen'de, Mesut'ta ev Real Madrid'de mutlu. Bu sezon göstereceği performansla Mesut'un değerini ikiye katlayacağını düşünüyorum. 21 yaşında olduğunu da unutmamak lazım. Her ne kadar Alman milli takımı forması giysede, o Türk kanı taşıyor. Dünya Kupası'nda kaçırdığı gollerden sonra nasıl tepki verdiğini hep birlikte gördük. Mourinho'dan sonra Mesut'un da Real Madrid'e gitmesi, Türk futbolseverlerde de ayrı bir heyecan yaratacak. La Liga başlasın artık.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

GALATASARAY U17 2-1 BARCELONA U17

Galatasaraylıların gönlünde ayrı bir yeri olan Gheorghe Hagi, aralarında sarı - kırmızılıların yanısıra, kendi takımı ve Real Madrid ile Barcelona'nın da bulunduğu bir turnuva düzenliyor. U17 kategorisinde gerçekleşen turnuvanın ilk gününde Galatasaray, altyapı konusunda uzman olan Barcelona'yı 2-1 yenmiş. Sergi Barjuan çalıştırdığı Katalanlar karşısında sarı - kırmızılıların gollerini Emre Gemici ve Erdi Güncan atmış. Buraya kadar tamam ancak sorun gerisinin gelmemesi. Geçtiğimiz günlerde Uğur Meleke 4 yıl önce Türkiye ile İspanya arasında oynanan U19 maçında İlhan Parlak'ın Pique'yi nasıl zor durumda bıraktığını yazmıştı. Son 10 dakikayı 10 kişi oynamasına rağmen Barcelona'yı yenmesini bilen çocukların sonları İlhan Parlak gibi olmaması için, başlarındakilere büyük görev düşüyor. Bugün yazdığım "Zeytinburnu ve Bayrampaşa'nın çocukları" başlıklı yazımda, bunu vurgu yaptım. Bizde müthiş bir potonsiyel var ancak yıllardır bunu değerlendiremiyoruz. Türk sporunu yönetenler, Evde güzel eşi beklerken, gözü dışarıda olan erkeklere benziyor. Sorun çocuklarda değil. Onları yönlendirecek idareciler ve ailelerine büyük işler düşüyor. Bir eleştiri de Galatasaray kulübüne, Barcelona'yı yenen gençlerin bir kare fotoğrafını bile internet sitesine koymamışlar.